Milli tarihimizden 3 kesite bakalım;
- Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey, Şeyh Edebâli’nin evinde konuktur. Yatak odasının duvarında güzel işlemeli bez bir torba içinde Kur’ân-ı Kerim asılıdır. Kur’ân karşısında uzanıp yatmayı edebe sığdıramamış, sabaha kadar uykusuz kalmayı tercih etmiştir. Allah(c.c) bu hareketine karşılık kendisine bir devlet hediye etmiştir. Doğrusunu Allah(c.c) bilir.
- Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanı.
“Bomba sırtı vâkâsını anlatmadan geçemeyeceğim:
Siperler arasındaki mesâfe 8 metre yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor, ikinciler onların yerine geçiyor.
Fakat ne kadar gıpta edilecek bir îtidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir korku ve endişe göstermiyor. Sarsılmak yok. Okuma bilenlerin elinde Kur’ân-ı Kerim cennete gitmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şahâdet getirerek yürüyorlar. Bu Türk Askerindeki ruh kuvvetini gösteren şâyân-ı hayret ve tebrik bir misâldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Savaşları’nı kazandıran bu yüksek ruhtur.” (Anafartalar Muhâberâtına ait Târihçe)
“Bütün dünyanın müslümanları, Allah(c.c)’ın son peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.v.) gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği tâlimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm müslümanlar Hz. Muhammed(s.a.v.)’i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli. İslâmiyetin hükümlerini olduğu gibi yerine getirmelidirler. Zira; ancak bu şekilde insanlar
kurtulabilirler ve kalkınabilirler.”
“Cenâb-ı Hak riayetkâr kılmaya mecbur tuttuğu insanların esâsen âlî vicdânındaki ihtiyâcât-ı hakikiyesini tamamen bilir. Binâenaleyh gönderdiği kitap tamamen o ihtiyacâta mutâbık hükümler ihtivâ eden bir kitaptır. Ve efendiler, ilmî hakîkatin en son emrettiği kanun böyle olabilir. Taklit ile, tebdil ile (değiştirme ile) kânun olamaz. Kânun, kânunu hakîki olmak lâzımdır. Kânûn-u tabiî olmak lâzımdır. Yâni Kanûn-i ilâhi olmak lâzımdır.” (S.D. Cilt 1, T.D.T. Enst. Yayını 1989, Sahife: 224, 1 Aralık 1921)
Ne yazık ki Türkiye’de uygulamalar Atatürk’ün bu beyanlarının tam tersi olmuştur.
- Kenan Evren (Orgeneral ve Devlet Başkanı)
Kenan Evren, 1980 ihtilâlinde ülke seyahatlerinin birinde şu konuşmayı yapmıştı: “Bir yerde bir kimse çok acıkmıştır. Yüksek bir yerde ekmek görmüştür. Fakat ekmeğe uzanıp alamamaktadır. Ayağının altına koyacak bir şey de bulamamıştır. Ancak, evde bir Kur’ân-ı Kerim vardır. Onun üzerine basarak ekmeği almak imkânı varsa; Kur’ân-ı Kerim’in üzerine basıp ekmeği alabilir, açlığını giderebilir.” (Kenan Evren’in bu konuşmasını 1980’de
Tutukevi’nde dinlemiştik. Doğu Perinçek ve arkadaşların-dan çok alkış almıştı.)